top of page

“Uzmanlardan Salih Zoroğlu yorumu: İddialar gerçekse bu sınır aşımıdır”

‘RUHSAL BOZUKLUKLARI TEDAVİ ETTİĞİ SÖYLENEN İLAÇ BELİRTİLERİ ARTIRABİLİYOR’

Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Fatma Neslihan İnal da haberde dikkat çekilen ketamin ilacının çok özel koşullarda kullanılması gerektiğini ifade ediyor. Zira İnal, bu ilacın kişilik bozukluklarını, varsa ruhsal rahatsızlıkları daha artırabileceği uyarısında bulunuyor: “Psikiyatride ilacın çocuklarda kullanımı uygun koşullarda ve aileden izin alarak oluyor. Deneysel aşamada depresyon tedavisinde kullanılabilse de çocuk ve ergenlerde özellikle halüsinasyon gibi bilinç bölünmesi gibi belirtileri artırdığı saptanmış çalışmalarda. O nedenle çocuklarda kullanımı henüz çok belirgin değil. Türkiye’de çocuklarda kullanımı yaygın değildir. Aslında dünyada da değil. Zaten erişkinlerde de bahsedildiği gibi damar içi bir uygulama yok. Sadece burun spreyi olarak deneme aşamasında var. Çünkü uzun vadeli kullanımda yan etki yapabiliyor. Özellikle travma hastalarında daha fazla gördüğümüz, bilinç çözülmesi yapabiliyor. Aslında ilaç, bu belirtileri artıran bir ilaç. Haberde bilinçaltına atılan anıların ortaya çıkmasını sağlamak için kullanıldığı yazıyor ama benim bildiğim böyle bir etkisi yok. Psikozu ortaya çıkarabiliyor, bilinç bölünmesi yapabiliyor kişi. Aslında bunları tedavi ettiği söylenen ilaç, tam da bu belirtileri artırıyor. Bu nedenle çok özel koşullarda kullanılması gerekir. Mesela intihar eğilimi ya da depresyon direnci olan çocuklarda özel izinle ve sprey şeklinde kullanılabilir ama bu uygulama zaten Türkiye’ye girmiş değil. Yani bizim uyguladığımız bir tedavi metodu değil. Bu tedaviler, ‘bizim daha çok bilgiye ihtiyacımız var’ dediğimiz tedavilerdir.”


‘7 YAŞIN ALTINA BÖYLE BİR TANI KOYMAMIZ ÇOK ZOR’

Haberde yer alan bir diğer iddiayı daha soruyoruz. Zoroğlu’nun 180’den fazla çocuğa çoklu kişilik bozukluğu teşhisi koyması normal mi? Bir hekimin bu kadar vaka ile karşılaşması mümkün mü? İnal, bunu normal bulmadığını anlatıyor: Çoklu kişilik bozukluğu, çocuk ve ergenlerde çok sık koyduğumuz bir tanı değil. Çocuk ya da ergen yoğun bir travma yaşadıysa ‘dissosiyasyon’ dediğimiz bilinç bölünmesi durumu görülebiliyor. Çocuk büyüdükçe, bilinçsel fonksiyonları geliştikçe anlaşılacak bir şey. 7 yaşın altına böyle bir tanı koymamız çok zor zaten. Ama mesela kişi bir travma merkezinde çalışıyordur ve sürekli böyle vakaları görüyordur ya da istismar merkezi ile yoğun çalışıyordur o zaman karşılaşmak mümkün.”


İnal, psikiyatrların ruhsal sağlığını denetleyecek bir mekanizmanın eksikliğinden bahsediyor. Uzman oluncaya kadar bu denetim mekanizmasının var olduğunu dile getiriyor. Uzmanlığın usta-çırak ilişkisi bağlamında gerçekleştiğini söyleyen İnal, bu mesleği yapamayacak ruhsal sorunlara sahip kişilerin bu süreçte fark edildiğini ifade ediyor. İnal, uzmanlık boyunca açığa çıkmamış bir sorunun sonrasında çıkabileceğine işaret ediyor. Peki ruh sağlığımızı teslim ettiğimiz doktorun ruh sağlığından nasıl emin olabiliriz? İnal, Ruh Sağlığı Yasa Tasarısı çıkarılması gerektiğini söyleyerek böylece ruh sağlığı çalışanlarının ruh sağlıklarına ilişkin maddeler konulmaya çalışıldığını belirtiyor. İnal da doktorla ilgili iddialara temkinli yaklaşarak “Eğer doğruysa doktorun bunu gerçekleştirmesine sebep olan koşulların sonradan oluştuğunu düşünüyorum. Daha önce çalıştığı kurumlar Türkiye’nin oldukça saygın kurumları. Dolayısıyla sonradan bir sıkıntı oluşmuş olabilir. Çünkü bahsettiğimiz dönemlerde sıkıntı olsa kesinlikle fark edilirdi ve ona göre adımlar atılırdı” diyor.




240 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page