Örgün Eğitime Devam Etmede Yaşadıkları Kısıtlılıklar Hakkında
Millî Eğitim Bakanlığı 2021-2022 öğretim yılı ile yüz yüze öğrenimin başlaması gerektiği kararı aldı. Bu durum kısa süre önce yayınlamış olduğumuz basın bildirimizde de belirtmiş olduğumuz üzere uzaktan eğitimin neden olduğu kısıtlılıklar adına oldukça sevindirici olmuştur. Nitekim uzaktan eğitim sadece normal gelişim gösteren çocukların değil aynı zamanda özel gereksinimli çocuklar için eğitime ulaşmada güçlüklere neden olarak akademik kayba neden olmuştur. Bununla birlikte, özellikle uzaktan eğitim ile özel gereksinimli çocukların önemli gereksinimleri arasında yer alan akran etkileşimi ciddi anlamda sekteye uğramıştır.
Her öğrenim yılı başlangıcında sıkça karşılaşılan özel gereksinimli çocukların sınıf içerisinde kaynaştırma/bütünleştirme yöntemi ile eğitim almasına yönelik direncin bu yılda tekrarladığı ne yazık ki görülmektedir. Çocukların öğreniminin kısıtlanmasının anayasal haklarının kısıtlanması anlamına geldiği unutulmamalıdır. Millî Eğitim Bakanlığı mevzuatında özel gereksinimli çocuklara yönelik yaklaşımların yer almasına ve ilgili yöneticilerin bu konudaki hassasiyetlerine rağmen dönem dönem benzer sorunların okullarda yaşanmaya devam ediyor olması düşündürücüdür. Sorunların, ülkemizin bazı illerinde gerek sağlık gerekse eğitim camiası yetkililerinin devreye girerek çözüm üretmeye çalıştıkları bilinmektedir. Ancak bu durum yerelde sorunun çözülmesini sağlamakla birlikte, ülke genelinde birçok ilde sorun yaşanmaya devam etmekte ve her yıl sorunun tekrar yaşanmasına çözüm sağlamamaktadır. Bununla birlikte, çözüm için çaba sarf eden aile ve yetkililerin bu çocuklara yönelik ileri eğitim için harcamaları gereken enerjilerinin gereksiz yere tükenmesine neden olmaktadır. Nitekim bu enerjinin, özel gereksinimli çocukların okullarda yaşayabilecekleri muhtemel sorunlara yönelik gerekli tedbirlerin alınmasına harcanması beklenmektedir.
Uygun eğitimin alınması halinde pek çok özel gereksinimli bireyin yaşadığı birçok sorunun düzelebileceği ve normal gelişim gösteren akranlarıyla kaynaşabilecekleri bilinmektedir. Bu durumun aynı zamanda çocukların ebeveynleri üzerinde de olumlu etkileri olduğu belirtilmektedir. Bu durumun aksine, uygun eğitimlerin alınmaması halinde özel gereksinimli bireylerin kendilerinin ve çevrelerindekilerin yaşamlarını her yönden olumsuz etkileyebildikleri ve bu durumun yaşam boyu süren bir yetersizlik haline gelebileceği unutulmamalıdır.
Kaynaştırma/bütünleştirme eğitimi ile sadece özel gereksinimi olan çocukların akademik gelişimlerinin desteklenmesi değil, aynı zamanda diğer çocuklar ile karşılıklı etkileşim içinde bulunmalarının sağlanarak sosyal becerilerinin geliştirilmesi de amaçlanmaktadır. Bu eğitim modelinin özellikle Otizm Spektrum Bozukluğu tanısına sahip çocukların sosyal çevreye uyum sağlamasında ve çevrenin beklentilerine uygun davranışlar sergilemelerine katkısı oldukça büyüktür. Ayrıca, kaynaştırma eğitimi ile özel gereksinimli çocukların bağımlılık duygusunun azalması ve güven duygusunun gelişmesi sağlanır. Normal gelişim gösteren çocuklar ve özel gereksinimli çocuklar arasında kurulacak olumlu sosyal ilişki, yalnızca özel gereksinimli çocuklar için değil diğer çocuklar için de önemli bir yatırımdır. Bu eğitim modeli ile normal gelişim gösteren çocukların yardımlaşma duygusu, ortak yaşamı öğrenme, demokratik tutum, sorumluluk duygusu geliştirme, bireysel farklılıkları doğal karşılama ve bu farklılıklara saygı gösterme gibi olumlu becerilerinin de geliştirilmesine olanak tanınmış olur. Ayrıca bu eğitim modeli ile özel gereksinimi olan çocukların ailelerinin, çocuklar üzerindeki beklentileri daha orantılı hale gelebilir, çocuklarının ihtiyaçlarına yönelik nasıl yardımcı olabilecekleri hususunda bilgiler edinebilirler. Bu sayede, aile içi çatışmalar azabilir ve aile çocuk ilişkisinin verimliliği artar. Yine bu eğitim modeli ile öğretmenlerin sabır, hoşgörü gibi olumlu becerilerinin geliştirilmesinin yanı sıra öğretim becerileri ve deneyimlerinin artması sağlanır.
Bilimsel yazında eğitime başlama yaşının ve eğitim yoğunluğunun, özel gereksinimli çocukların eğitimden elde ettikleri çıktıları yordayan önemli faktörler olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca, özel gereksinimli çocukların kaynaştırma/ bütünleştirme eğitimine dahil olabilmesi için okul öncesi eğitimin önemli bir yer tuttuğu sıklıkla dile getirilmektedir. Nitekim okul öncesinde nitelikli eğitim alan çocuğun ileride kaynaştırma sınıflarında eğitim alma imkânını arttığı belirtilmektedir. Bu bağlamda özel gereksinimli çocukların, mümkün olan en erken dönemde eğitim ortamına dahil olması gerekliliği bulunmaktadır.
Kaynaştırma yoluyla öğrenimlerine devam eden öğrencilerin, nitelikli eğitim almaları adına zorluk yaşadıkları alanlarda bireysel olarak desteklenmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda daha önceki basın bildirimizde de belirtmiş olduğumuz üzere okullarda tüm özel gereksinimli öğrencilere yönelik okul ve sınıfta öğrenciye destek olacak kişi rolündeki kolaylaştırıcı öğretmen uygulamasına geçilmesinin gerekliliğini hatırlatmak isteriz. Örneğin; pek çok öğretmenin atama beklediği göz önüne alındığında kısa süreli bir eğitimle bolca gölge öğretmen alımı sağlanabilir ve bu sorun çözülene dek en azından gölge öğretmen temin eden ailelere bu hak tanınabilir.
Otizm Spektrum Bozukluğu tanılı öğrenciler başta olmak üzere özel gereksinimli çocukların ve ailelerinin karşılaştığı bir diğer sorun ise kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitim veren okullarda, özel gereksinimli çocuğu olmayan velilerin özel gereksinimli öğrencilerin okula alınmamaları ve başka okula nakillerinin yapılması için imza toplamaları şeklindeki tutumları olmaktadır. Üzerinde en çok durulması gereken diğer bir konu ise yapılan bazı araştırmalarda, öğretmenlerin çoğunlukla otizm spektrum bozukluğu olan öğrencilerin özellikleri ve bu öğrenciler için uygun öğretim yöntemleri konusunda yetersiz olduklarının ifade edilmiş olunması ve bu öğrencilere öğretim yapmak konusunda kendilerini yetersiz hissettiklerinin tespit edilmiş olunmasıdır.
Sonuç olarak kronikleşen bu soruna yönelik, ailelerin ve çocukların yaşadıkları mağduriyetin bir daha tekrarlanmasının önüne geçecek ciddi çözüm adımlarının bir an önce atılması gerektiği kanaatindeyiz. Özel gereksinimli çocuklarımızın ve ailelerinin öğrenim yoluyla yaşam kalitelerinde artışın sağlanması için disiplinler arası çalışılması gerektiğine inanıyoruz. Bu bağlamda camiamızın, öğretmenlerin ve tüm velilerin konu hakkındaki hassasiyetlerinin ve farkındalıklarının arttırılmasına, öğretmenlere ve normal gelişim gösteren çocukların sınıflarındaki özel gereksinimli çocuklara yönelik nasıl yaklaşım göstermeleri konusuna ve bu çocukların akran zorbalığına maruz kalmalarının önlenmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik eğitim faaliyetlere katkı sağlamaya hazır olduğunu belirtmek isteriz.
TÜRKİYE ÇOCUK VE GENÇ PSİKİYATRİSİ DERNEĞİ
5 EKİM 2021
Bildiriyi indirmek için:
Görseller
Comments