top of page

Şiddetin diğer bir çeşidi olarak çocuklar ve gençler arasında ‘akran istismarı’

Akran zorbalığı, her yaştan çocuğu olumsuz etkileyen toplumsal bir şiddet yaşantısıdır. Son zamanlarda toplumda artan şiddet olaylarının çocuk ve gençler arasındaki farklı bir yansımasıdır. Zorbalık, tüm dünyada ve ülkemizde çocuk ve gençler için önemli bir olumsuz yaşam deneyimdir. Çalışmalar, çocukların okul yıllarında zorbalığa uğrama yaygınlığının nerdeyse yüzde 50 oranında olduğunu ve en az yüzde 10’unun düzenli olarak zorbalığa maruz kaldığını gösterir.


Zorbalık davranışının genellikle 3 türde tezahürü görülür. Fiziksel zorbalık; itme, vurma gibi fiziksel şiddetin herhangi bir şekilde kullanılmasını içerirken sözel zorbalık; isim takma, alay etme, küçük düşürme, tehdit etme gibi sözlü olarak yapılan zorbalık türüdür. Ayrıca zorbalık, siber zorbalık olarak tanımlanan, çevrimiçi sohbet-oyun odalarında, sosyal ağ sitelerinde ya da e-posta gibi dijital elektronik iletişim kanallarında görülebilmektedir. Toplumda en sık rastlanan sözel zorbalık çeşidi olmakla beraber her türü kişinin ruhsal yönden etkilenmesine yol açar.

Zorbalık yapan çocuklar ve gençlerin diğer çocukları kontrol etme ve onlara hükmetme konusunda genellikle başarılı oldukları, akranlarına karşı düşmanca tavır içinde olabildikleri, saldırganlığı kabul gören bir davranış şekli olarak gördükleri, sıklıkla gergin ve öfkeli bir duygulanım içinde oldukları ve saldırganlık hakkında daha olumlu bir görüşe sahip oldukları belirtilir. Öte yandan zorba çocuklar ve gençlerin, geçmişte fiziksel istismar mağduru ya da zorbalık mağduru oldukları görülebilir.


ZORBALIĞA UĞRAMANIN YANSIMALARI

Zorbalık mağduru çocuklar, genellikle pasif, kendini savunmakta güçlük çeken, yalnız, endişeli, kolay kandırılabilen ya da korkutulabilen çocuklardır. Zorbalığın çocuğun akademik ve sosyal yaşamına etkisi uzun süre devam eder. Diğer yandan zorbalık yapan çocuk ve gençlerin akranlarına takındığı düşmanca tutum, sadece bir güç gösterisi olmanın ötesinde akranlar arasında kabul görme, bir gruba ait olma gibi birçok motivasyonu içerebilir; ihmal edilmiş bir ruhsal bozukluğun, dahası geçmişte ihmal/istismar ya da zorbalık mağduru olmalarının yansıması olabilir. Bu sebeple zorbalıkla mücadelede öncelikli hedef “zorbalık iklimi”ni kırar.

Okullarda zorbalıkların çoğu oyun alanlarında, yemekhanelerde, tuvaletlerde, okul servislerinde veya sanal oyun ve sohbet salonlarında meydana gelir. Bu nedenle öğretmenlerin zorbalık durumlarını belirleme ve bunlarla başa çıkma konusunda bilgi sahibi olması ve zorbalıkla mücadele konusunda okul müdahale programlarının olması çok önemlidir. Okulda özellikle bu alanların gözlem altında tutulması, hem zorba hem de mağdur olması açısından riskli çocuk ve gençlerin düzenli takibi ve desteği çok önemlidir. Erkek çocuklar genellikle fiziksel şiddet ya da tehdit içeren zorbalık davranışları gösterirken kız çocukların daha çok sözel içerikli zorbalık davranışında bulunduğu bildirilir.


ZORBALIK PRİM YAPAN DAVRANIŞSA...

Şiddetin okullarda yaygınlaşması ise toplumsal ilişkilerin yansıması olarak görülebilir. Zorbalığın ortaya çıkış nedenlerini çocuğun aile yaşantıları, cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durumla ilişkilidir. Aile içi ilişkilerin zayıf, ilginin az olduğu ailelerde saldırganlık davranışlarının artabildiği bildirildi. Akran grup normları ve cesaretlendirmesinin zorbalığı destekleyebildiğini ve kurbanların güç eşitsizliğine yönelik boyun eğme davranışı sergilediklerini belirtmiştir. Zorbalık akran grubu arasında prim yapan bir davranış ise ergen ya da çocuk bu davranışı benimseyebilir. Bazı öğrencilerin kendilerini güçsüz görerek korku ve yalnızlık duygularıyla bir gruba ait olma düşüncesi akran zorbalığına neden olabilir. Gencin sosyalleşme sürecinde yaşadığı iletişim sorunları, öğretmenlerin sık sık değişmesi ve öğretmenin davranışlarla ilgili beklentileri yeterince aktaramamasını akran zorbalığının nedenleri olarak bildirilmiştir. Dolayısıyla akran zorbalığının kimi zaman okul iklimi ve öğretmenlerin sınıf yönetimi anlayışının sonucu olarak da ortaya çıktığı görülür.

Zorbalığa uğrayan çocukta içe yönelme, keyifsizlik, hırçınlık gibi belirtiler görülebilir. Kaygı bozuklukları, depresyon gibi sonuçları olabilir. Zorbalığın çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerinde olumsuzluklara neden olabildiği, akademik başarısızlık ve okul devamsızlığı gibi olumsuz sonuçları olabildiği bilinmektedir. Ek olarak, mağdur çocuklarda kendine zarar verme davranışı ve intihar girişimi gibi daha ciddi ruhsal sorunlar görülebilmektedir. Mağdurlar, zorbalığa tekrar maruz kalmak yerine kendilerine zarar vererek sorunu çözme eğiliminde olabilir.


EBEVEYNLER NASIL DAVRANMALI?

Bu durumda çocuğunun zorbalığa uğradığını fark eden ebeveyn nasıl davranmalıdır? Zorbalığa maruz kalan çocukların ebeveynleri tutumlarında destekleyici ve güven veren bir tutumda olmaları gereklidir, çocuğu suçlayıp kendini neden korumadığı hakkında hesap sormak veya koruması için şiddet içeren yaklaşımlar öğretmek gibi olumsuz çözümler sunmak şiddetin meşrulaştırılması anlamına gelir. Bu durumda çocuk şiddeti içselleştirebilir veyahut şiddet uygulayamayacak kadar güçsüz olduğu gibi bir sıkışmışlık yaşayabilir. Bu tür durumlarda çocuğun onlarla veya güven duyduğu bir öğretmeni ile olayı paylaşabileceği ve destek alabileceği güvencesini vermeleri gerekir. Akran istismarı saptandığı anda sonlandırılmaya çalışılmalıdır. Ancak çocuğa önce kendini ifade hakkı vermek gerekir. Aksi takdirde çocuğun özgüvenini tamir etmesi güçleşecektir.

Ebeveynler olarak çocuğunuzun başkalarına zorbalık yaptığından şüpheleniyorsanız, mümkün olan en kısa sürede çocuğunuz için yardım aramanız çok önemlidir. Zorbalığa müdahale edilmediği takdirde beraberinde ciddi sosyal, duygusal, akademik ve yasal zorluklar görülebilir. Çocuğunuzun zorbalık yaptığından şüpheleniyorsanız öncelikle öğretmeni veya okul rehberlik servisi ile görüşebilir, danışmanlık alabilirsiniz. Uygun yaklaşımlara rağmen zorbalık devam ediyorsa, bir çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanı tarafından kapsamlı değerlendirme gerekir. Böylece zorbalığa neyin neden olduğunu çok yönlü değerlendirilebilecek, yıkıcı davranışları durdurmak için bir plan geliştirmenize yardımcı olunacaktır. Zorbalık yapan çocuğun ruh sağlığı olumsuz etkilenmiştir. Sağlıklı gelecek nesiller için zorba çocukların tedavisi şarttır.


MÜCADELEDE OKULUN ROLÜ

Akran zorbalığının en önemli mücadele alanı okullardır. Akran zorbalığı ile mücadele kapsamında özellikle okullarda, okul öncesi dönemden itibaren farkındalık çalışmalarına başlanmalıdır. Zorbalığın tespit edilmesi durumunda sistematik müdahale mekanizmaları aktifleştirilmelidir; hem zorbalık mağduru çocukların hem de zorbalık yapan çocukların ruhsal açıdan desteğe ihtiyaç duydukları unutulmamalıdır. Şiddet bulaşıcıdır, toplumda şiddeti arttıran unsurların tespiti ve önlemeye yönelik müdahaleler de zorbalıkla mücadelede gereklidir.

Toplumun küçük bir birimi olan okulun geleceğin sosyal/toplumsal ilişkilerinin belirlenmesindeki rolü, okullarda şiddete yönelik acil önlemlerin alınmasını gerektirir. Sınıf yönetim anlayışının akran zorbalığıyla ilişkisini incelendiğinde akran zorbalığının yaşanma sıklığının en az olduğu anlayışın Takdir Edilen Sınıf Yönetimi, en sık olanın ise Başıboş ve Aldırmaz Sınıf Yönetimi olduğu saptanmıştır. Okullar bu noktada şiddetin üretildiği alanların dışında kalmanın ötesinde, şiddetin yarattığı her türlü baskı ve korku ortamının önüne geçebilmelidir. Okulun şiddetin bir parçası olmasının önlenmesine yönelik gereklilik, günümüzde akran zorbalığı ile ilgili çözüm arayışlarını ve önleyici politikalar geliştirilmesini zorunlu kılar.


ZORBA VE MAĞDURA MÜDAHALE

Bu bağlamda akran zorbalığının çözümünde; her okulun ihtiyacına göre psikolojik danışma ve rehber öğretmen tahsis edilmesi ve okullarda “zorbalıkla mücadele” ekibinin oluşturulması, okullara psikolog, rehber öğretmen ve sosyolog gibi uzmanlar görevlendirilerek aile eğitimlerine ağırlık verilmesi, çocuk ruh sağlığı uzmanları ile işbirliği içinde aile ve eğitici rehberlerinin hazırlanması, şiddetin bir sorun çözme biçimi gibi algılanmasına neden olan her türlü sosyal iletişim ağının (tv, internet, gazete vb.) denetimi, şiddetle mücadeleye destek veren yapıların güçlendirilmesi önerilebilir. Gerek mağdur gerekse zorba olsun ruh sağlığı bozulmuş olan çocuk ve gençlerin profesyonel yardıma yönlendirilmesi gerekli ve zorunlu görünür.




Comments


bottom of page