top of page

#elmalıdavası Basın Bildirisi

Bir çocuğun, sağlığını, fiziksel gelişimini, psikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen bir yetişkin, toplum veya ülke tarafından bilerek veya bilmeyerek yapılan her tür cinsel eylem cinsel istismar olarak değerlendirilir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun resmi verilerine göre her yıl binlerce çocuk “cinsel suç mağduru” olarak güvenlik birimlerine getirilmekte ve mağduru oldukları olaya ilişkin beyanda bulunmaktadır.


Öte yandan çocuğun cinsel istismarında çoğu kez eldeki tek kanıt mağdur ya da şüphelinin beyanı ile sınırlı kalmaktadır. Diğer bir deyişle bu tür davalar; beyana karşı beyan durumundan ibarettir. Cinsel istismar için “somut delil” olarak kabul edilen “fiziksel belirtiler” çoğu olguda ya hiç saptanamaz ya da cinsel istismar için ayırt edici özellikte olmaz. Bu bilimsel veriler ışığında kamuoyunda “Elmalı Davası” olarak anılan ve çocuğun cinsel istismarında “somut delil” yokluğu nedeniyle sanıkların tutuksuz yargılanmasına karar verildiği bilinen olayın derin üzüntüsünü yaşamaktayız.

Bugün Türkiye’de cinsel istismar mağduru çocukların beyanı alanında uzman adli görüşmeciler tarafından Çocuk İzlem Merkezi çatısı altında alınmaktadır. Çocukla yapılan adli görüşme birçok açıdan yetişkinlerden farklılık gösterir. Bu nedenle çocuk gelişimini bilen deneyimli uzmanlar tarafından alınan beyan hem çocuğun yeniden travmatize olmasını engeller hem de mahkeme için önemli bir kanıt oluşturur. Özellikle okul öncesi dönemdeki ve ilkokul çağındaki çocukların henüz kendini sözel olarak ifade etme becerilerinin, kendilerine yapılan eylemi anlama, kavrama ve aktarma becerilerinin yeterince gelişmemiş olduğu, bu dönemde resimler ya da bebekler üzerinden çocuklar ile yapılan görüşmelerin olayın detaylı olarak tanımlanmasına yardımcı olduğu bilinir. Her çocuğun gelişimi farklı olmakla birlikte bu yaş grubundaki çocukların henüz zaman algısı gelişmemiş olduğundan beyanları sırasında “önce-sonra”, “ilki-sonuncusu” gibi kavramları karıştırabilirler. Bu da beyanın çelişkili olduğu algısı oluşturabilir. Yine bu yaş grubundaki çocukların beyanlarında “fantastik öğeler” kullanabildikleri, yaşa uygun olmayan hatalı görüşme tekniğine bağlı olarak “çelişkili” olarak yorumlanabilecek beyanda bulunabilecekleri bilinmektedir.


Bu nedenle cinsel istismar davalarında çocukla görüşmeyi alanında uzman bir görüşmecinin yapması ve değerlendirmesi elzemdir. Gelişmiş ülkelerde, cinsel istismar davalarında, çocukların beyanların güvenilirliğinin değerlendirilmesi ve bu kapsamda sunulan uzman raporları mahkeme kararlarının temel taşını oluşturur. Bu raporlar birçok ülkenin adli yargılama sürecinde “bilimsel kanıt” olarak kabul edilir.

Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği olarak çocuğun beyanının ve ruhsal muayene bulgularının “somut delil” olduğunu vurgulamak isteriz. Fiziksel belirtinin nadiren saptanabildiği çocuk cinsel istismar olgularında önce çocuğun beyanı olmak üzere olay sonrasında hemen ya da uzun vadede gelişebileceğini bildiğimiz, uzman değerlendirmesi ile saptanabilecek duygusal, davranışsal, bilişsel ya da ilişkisel boyuttaki tüm değişiklikler “bilimsel kanıt” niteliği taşır.

Her çocuğun istismardan korunma hakkı vardır ve devlet güvencesi altındadır. Çocukları korumak, onlara inanmakla başlar!



Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği YÖNETİM KURULU


 

Bildiriyi indirmek için:


PDF

Görseller

6 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page